Login:
Password:

Forgot password? Register

Article


8
Kolomb Amerika’nın ilk değil, son kâşifidir ! (Political)
Posted 9 years ago by
BurakHan    
Report


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Latin Amerika Dinî Liderler Zirvesi’nde yaptığı konuşma haftaya damgasını vurmuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan mealen “Müslümanlar Amerika kıtasına Kolomb’dan 314 yıl önce, 1178 yılında ulaştı, Kolomb daha Amerika’yı keşfetmeden İslam dini kıtada yayılmıştı” demiş ve Kolomb’un ‘hatıraları’nda Küba kıyılarında dağın tepesinde bir caminin varlığından söz edildiğini, o caminin yeniden yapılması için gerekeni yapmak istediklerini ifade etmişti.
Normal zamanlarda olsa muhafazakâr çevrelerden pek çok olumlu tepki gelmesi gerekirdi buna. Tam tersine dalga geçenleri, cami yapılmaya kalkılsa Havanalı puro işçileriyle protesto edecek kadar karmaşık bir ruh haliyle tepkiler verenleri gördük.





Halbuki Vikinglerden Kızıl Eirik keşfetti diyenler de var, 1421’de Çinli Müslüman Amiral Zeng Ho’nun devasa gemilerle Amerika kıtasına gidip bir süre kaldığını iddia eden Gavin Menzies gibiler de. Öte yandan Muhammed Hamidullah gibi bir âlimin “Kolomb’dan çok önce Müslüman denizcilerin ve Arap köle kaçakçılarının defalarca Amerika ile ilişkileri olmuştur.” tespiti, ABD’li tarihçi Leo Wiener’ın “Afrika ve Amerika’nın Keşfi” (Africa and the Discovery of America) adlı kitabındaki Kızılderili (yerli) lisanlarında bazı Arapça kelimelerin ne aradığıyla ilgili soru işaretleriyle birlikte düşünülürse önümüze yeni bir perspektif açılacaktır.
Bu konu öteden beri Müslüman-Muhafazakâr çevrelerde dillendirilirdi. M. Fethullah Gülen de “Asrın Getirdiği Tereddütler” adlı kitabının 3. cildinde Amerika’yı Müslümanların keşfettiklerini şöyle dile getirmişti: “Nitekim, modern gemilerin olmadığı bir devrede, Kristof Kolomb’dan evvel Müslüman seyyahların, hem atlarını da beraberlerinde yükledikleri gemilerle Amerika’ya geçip orayı keşfettikleri, bugünün araştırmacılarının büyük bir çoğunlukla kabul ettikleri açık bir gerçektir.” (Nil: 2007, s. 51.)





Nevada’da Ateş Vadisi’nde keşfedilen 650 yıllarına ait Arapça bir kaya yazısı. Kûfi hatla Hamid yazıyor.
Hatta Fountain Magazine adlı bilimsel derginin 2007 tarihli 58. sayısında Salih Yücel’in Batılı kaynakları (özellikle Barry Fell’i) İslam’ın Kolomb’dan 800 küsur yıl önce, daha Hz. Osman zamanında Amerika kıtasına ulaştığını yazdığını görürüz.
Velhasıl Kristof Kolomb Amerika’nın ilk değil, son kâşifidir.

“Şirin bir cami”
İslam bilim tarihinin eline su dökülemeyecek üstadı Prof. Dr. Fuat Sezgin’in “Amerika’nın Müslümanlar tarafından Kristof Kolomb’dan önce keşfi” başlıklı taş gibi makalesini ne yapacağız? İnsanların Amerika’ya ulaşmasının üç aşamada gerçekleştiğini söyleyen Sezgin, “İnsanlar eski dünyadan başlangıcı bilinmeyen bir çağdan beri zaman zaman tesadüflerle okyanusun içindeki büyük kara parçasına ulaştılar. Bu günümüzde kabul edilen bir gerçek.” diyor ve arkasından şöyle yazıyor: “Müslümanlar en geç 10. yüzyılın ilk yarısından itibaren İberik yarımadasından ve Batı Afrika sahillerinden sayısını bilemeyeceğimiz defalar okyanusun karşı sahiline, batıya yelken açarak ulaşmaya çalıştılar. En geç 15. yüzyılın başında büyük kara parçalarına ulaşmış, dönmüş ve bunu çok defa tekrar etmiş olmaları lazım.”
Prof. Sezgin, Kolomb ve Macellan’ın Amerika’ya “ellerine geçen İslam dünyasının haritalarıyla ulaştı”klarının da altını çizmeyi ihmal etmiyor. Ona göre bu iki kâşif “Müslüman seleflerinin üstlendikleri işi büyük bir çalışkanlık ve gayretle geliştirdiler.” Yani Kolomb’un yolculuğunda can simidi gibi sarıldığı haritası bile Müslümanların eseriymiş.





Massachusetts eyaletinde 1787 yılında bir yol kazısı sırasında bulunan Arapça yazılı paralar. Harvard College Kütüphanesi’nde yapılan incelemede 8. veya 9. yüzyıla ait Semerkand dirhemleri olduğu tespit edilen paraların üzerinde La ilahe illallah Muhammedun Resulullah ve Bismillah yazılı.
Öte yandan Kolomb’un “Seyir Günlüğü”nde Küba’daki ‘cami’ meselesi şöyle geçer:
“29 Ekim 1492- Amiral (Kolomb) adını San Salvador koyduğu ırmakla limanın konumuna değiniyor. Pena de los Enamorados (Gırnata yakınındaki sivri dağ) kadar yüksek, güzel dağlarla çevrili olduğunu söylüyor. Bu dağlardan birinin doruğunda küçük bir camiye benzer bir çıkıntı var.” (Seyir Defterleri, Çev.: Sait Maden, 1999, s. 57.)
Metnin İspanyolcasındaki ‘şirin bir cami’ ifadesinin (“una hermosa mezquita&rdquo Türkçe çeviride buharlaştığına dikkat edelim! Merak edenler için İngilizce çevirisini de yazıyorum: “One of the mountains he sees has a further peak on the top of it which he compares to a pretty mosque.”
Kolomb’un gördüğü ‘şirin bir camiye benzer şey’ bir yanılsama mıydı yoksa son günlerini bizzat müşahede ettiği Endülüs medeniyetinin çil çil kubbeleri mi gözünün önüne gelmişti o sırada, bilinmez. Yoruma açıktır.

Kolomb Yahudi miydi?
6 Mayıs 2006 tarihli Zaman’da Kolomb’un Hindistan’a (son nefesine kadar Amerika’ya çıktığına inanmamıştı zira) Kudüs’ün Müslümanlardan kurtarılmasını finanse etmek amacıyla gittiğini yazmıştım. Hem kendisi zengin olacak, hem de gemiler dolusu altınla dönerse Kralı Kudüs’ü geri almaya ikna edecekti. Yola çıkışının bir başka sebebi de G. R. Crone’un “Doğunun Keşfi” (The Discovery of the East, London: 1972) adlı kitabında vurguladığı gibi batıya giderek Prester John dedikleri efsanevî Hıristiyan Kralına ulaşmak, böylece aralarına girmiş bulunan Müslüman seddini bertaraf etmekti.
Filosu yola çıktığında takvimler 3 Ağustos 1492’yi göstermekteydi. Bu tarih İbrani takviminde İmparator Titus’un Kudüs’ü ele geçirmesinin yıldönümüne (9 ab) rastlıyordu. Yas ve oruç tutardı Yahudiler o gün. Kolomb ertesi sabah şafak vakti yola çıkmıştı. Avrupa’daki Yahudiler için Yeni Zion arayışının bunda payı olduğunu düşündüğünden Pierre Carnac Kolomb’u “İsrailoğullarının 23. Büyük Peygamberi” ilan edecekti (L’Histoire Commence a Bimini, Paris: 1973).
Kolomb’un aslında hiç de beklendiği gibi görkemli bir akıbeti olmamıştı. Vali yapıldığı 3. seferinden dönüşte köle ve altın kavgasına tutuştuğu yakınları tarafından Krala şikayet edilince zincire vurularak hapse atılmış, neden sonra af çıktığında son kez yelken açmıştı sevgili sömürgesine. Dönüşünde Kral hazretleriyle görüşmek için uğraştı durdu ama kimse yüzüne bakmadı. 20 Mayıs 1506 günü Uruc Yortusu arifesinde öldüğünde ne Avrupa’nın, ne de dünyanın ruhu duymuştu.





El Salvador’da Corinto bölgesindeki bir mağarada keşfedilen bir kaya. Üzerinde “Malaka Haji mi Malaya” yazılı. Yazının 13. yüzyıla ait olduğu tespit edilmiş. Muhtemelen Güney Amerika’ya Endonezya civarından Müslümanların ulaştığını gösteriyor (Fountain Magazine, 58, 2007).
Mezarı nerede?
Nâşı Valladoid’deki bir manastırda tabut içinde tam 3 yıl bekletildi. Sonra Sevilla’da La Cuevas Manastırı’na nakledildi,16. yüzyılda da Amerika’daki Hispaniola adasına. 1795’te ada Fransızlara devredilince bu defa Küba’ya postalandı. 1898’de Kuzey Amerikalılar Küba’yı işgal edince Kolomb’un kemiklerine yine Sevilla’ya yol göründü. Ancak 1877’de Küba’daki bir araştırmada yanlışlıkla onunkiler yerine başka birinin kemiklerinin gönderildiği fark edildi! Şimdi iki mezarı var. (Küçük kalıntılarını Cenova alınca, üç.) Lakin Kolomb hangisinde yatıyor son uykusunu? Bilen yok. Amerika’yı bulurken kaybolmamış ama toprağın altında kaybolmuştu koca kâşif!

Previous article:
Osmanlı'ya İhanet Eden Aileyi Saran Lanet Çemberi (9 years ago)

Next article:
Turan Birliği Ütopya mı? ~Nostalji Röportajlar~ (9 years ago)

E-Sim
Free strategy browser game.
This server is closed

 160+ Countries
 ~40k active users
 15 seconds to register

About the game:


USA as a world power? In E-Sim it is possible!

In E-Sim we have a huge, living world, which is a mirror copy of the Earth. Well, maybe not completely mirrored, because the balance of power in this virtual world looks a bit different than in real life. In E-Sim, USA does not have to be a world superpower, It can be efficiently managed as a much smaller country that has entrepreneurial citizens that support it's foundation. Everything depends on the players themselves and how they decide to shape the political map of the game.

Work for the good of your country and see it rise to an empire.

Activities in this game are divided into several modules. First is the economy as a citizen in a country of your choice you must work to earn money, which you will get to spend for example, on food or purchase of weapons which are critical for your progress as a fighter. You will work in either private companies which are owned by players or government companies which are owned by the state. After progressing in the game you will finally get the opportunity to set up your own business and hire other players. If it prospers, we can even change it into a joint-stock company and enter the stock market and get even more money in this way.


In E-Sim, international wars are nothing out of the ordinary.

"E-Sim is one of the most unique browser games out there"

Become an influential politician.

The second module is a politics. Just like in real life politics in E-Sim are an extremely powerful tool that can be used for your own purposes. From time to time there are elections in the game in which you will not only vote, but also have the ability to run for the head of the party you're in. You can also apply for congress, where once elected you will be given the right to vote on laws proposed by your fellow congress members or your president and propose laws yourself. Voting on laws is important for your country as it can shape the lives of those around you. You can also try to become the head of a given party, and even take part in presidential elections and decide on the shape of the foreign policy of a given state (for example, who to declare war on). Career in politics is obviously not easy and in order to succeed in it, you have to have a good plan and compete for the votes of voters.


You can go bankrupt or become a rich man while playing the stock market.

The international war.

The last and probably the most important module is military. In E-Sim, countries are constantly fighting each other for control over territories which in return grant them access to more valuable raw materials. For this purpose, they form alliances, they fight international wars, but they also have to deal with, for example, uprisings in conquered countries or civil wars, which may explode on their territory. You can also take part in these clashes, although you are also given the opportunity to lead a life as a pacifist who focuses on other activities in the game (for example, running a successful newspaper or selling products).


At the auction you can sell or buy your dream inventory.

E-Sim is a unique browser game. It's creators ensured realistic representation of the mechanisms present in the real world and gave all power to the players who shape the image of the virtual Earth according to their own. So come and join them and help your country achieve its full potential.


Invest, produce and sell - be an entrepreneur in E-Sim.


Take part in numerous events for the E-Sim community.


forum | Terms of Service | Privacy policy | Support | Wikia | Alpha | Luxia | Primera | Secura | Suna | Epica | Versa | Chimera | esim political game
Play on