En "İYİ" Osmanlı Padişahımız SİZCE kimdir? (Benim soracağım Kuruluştan 1 padişah, 1 Yükselme çağından padişah ve bir de Osmanlı çöküşlerinden padişah başka olursa yoruma yazabilirsiniz)
|
57.14 % |
Fatih Sultan Mehmet |
|
35.71 % |
II.Abdülhamit |
|
7.14 % |
Orhan Gazi |
Total votes: 14 |
Selam beyler farklı farklı konuları ele alan ve bazen kendi düşüncelerimi açıkladığım bir makale ile karşınızdayım umarım beğenirsiniz
Önce Hitler'in savaşı neden kaybettiğini kendimce açıklamak ile başlayayım:
Bakın bu savaşı bir satranç tahtası gibi düşünün. Satranç tahtası 3 ayrı kanattan oluşur:Şah Kanadı, Vezir Kanadı ve Merkez.
Eğer "rok" attıysanız sizin için en önemli kanat şah kanadıdır. Bence şah kanadı burada Fransa Cephesi oluyor. Bu saldırıya karşın bir Vezir Kanadı Atağı yapabilirsiniz (Sovyet Cephesi) fakat eğer rakibin Şah Kanadı atağını küçümserseniz ve savunmanız başarısız olursa sizin atağınız işe yaramaz aksi takdirde bir atak da vezir kanadından yersiniz. (Hitler Normandiya Çıkartması'na hazırlık olarak 6 km'lik sahili yaklaşık 500 kişilik Nazi askeri ile savunmakla görevlendirmişti bunlar arasında sadece 2 veya 4 makineli tüfek vardı ve ayrıca buradaki askerler acemiydi çünkü asıl askerler Sovyetlerle çarpışıyordu.)
Bir ikincisi Şah dışındaki en önemli taş Vezirdir bunu neredeyse herkes bilir. Benim buradaki benzetmem Bismarck gemisi. O zamanların en görkemli ve güçlü savaş gemisi. Tek başına 10 İngiliz Zırhlı gemisini yenebileceği söylenir. Fakat eğer siz veziriniz ile onu korumadan direk bir atağa çıkarsanız atağın başarısız olmasını bırakın vezirinizi kaybedebilirsiniz bile. Eğer belgeselleri izleyecek olursanız, Bismarck yanında hiç uçaksavar gemisi olmaksızın gidiyor ve çok kolay bir hedef haline geliyor, böylece batırılması da kolay oluyor.
2. olarak Türk Kahramanlıklarımızdan bahsetmek isterim:
İnternete "Karboğazı Baskını" yazın daha sonra görsellere gelin ilk çıkan fotoğarafa tıklayın.
Göreceğiniz foto her şeyi açıklar herhalde fakat dahası da var:
Azerbaycan Ulusal kahramanı Mübariz İbrahimov
7 Şubat 1988 doğumlu Mübariz İbrahimov, 2005 yılında Azerbaycan İçişleri Bakanlığı’na bağlı Özel Kuvvetler Bölüğünde, askerlik hizmetini yaparak 2007 yılında terhis olmuştur. 2 yıl sivil hayatında çalıştıktan sonra, 2009 yılı Ağustos ayında Uzman Çavuş olarak Ordu’ya katılmıştır.
Kendi isteği ile Azerbaycan Karabağ cephesindeki, sınır birliğine atanmıştır…
19 Haziran 2010 tarihinde gece saat 23.30 civarında Mübariz İbrahimov kimseye haber vermeden, sadece “Şehit olursam üzülmeyin. Vatan sağolsun” diye bir mektup bırakarak tekbaşına 1km mayın döşeli sınırı aşarak, Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’nin bulunduğu karakola baskın düzenler. 45 Ermeni asker ve subayını öldürür. Ermeni destek kuvvetleri ile 5 saat, Ermeni silah ve mühimmatını kullanarak çarpışır…
Mübariz sabaha karşı Şehit olur.
Azerbaycan Devleti, Uzman çavuş Mübariz İbrahimov’u milli kahraman ilan eder.
Ermenistan ise, bu bozgun karşısında sınırdaki tüm komuta kademesini değiştirir. Yaşadıkları bu şok hezimetten dolayı, şehit Mübariz’in cenazesini Azerbaycan Devleti’ne 2 aydır teslim etmemiştir.
Karabağ'daki Kardeşlik
Ermeniler, Kızıl Ordu generallerine rüşvet vermişler; bölgedeki Rus tank birliği bizim olduğumuz bölgeyi cehenneme çevirmekteydi. Birden, aralarından iki tanesi ayrılıp üzerimize doğru geldi. İlerleyen yıllarda şehitlik mertebesine eren Memmed ile göz göze geldik. Aşikardı ki tanklardan kurtuluşumuz yoktu! O anda kelime-i şehadet getirdiğimizi hatırlıyorum.
Lakin iki tank, tam olduğumuz yere geldiklerinde birden namlularını karşı tarafa çevirip ateş etmeye başlayınca şaşırdık. İşte o anda tankların telsiz antenlerine takılmış mavi zemin üzeri bozkurt işareti olan Gagavuz bayrağını gördük. Daha sonra tanktan inip yanımıza gelen Gagavuz teğmeninin (çavuş veya subay da olabilir) şu sözleri benim nazarımda hususi tarihtir;
"Şu Ruslar'a bak! Parayı aldılar, bize Türk kardeşlerimize ateş emri verdiler. Biz de isyan edip buraya geldik. Şimdi durum beraberedir, rahat olun"
Gagavuzlar Ortodoks Hristiyandır. Aynı Ermeni ve Ruslar gibi. Azerbaycan Türkleri ise Müslümandır. Hristiyan Gagavuz, din kardeşini(!) bırakıp, kan kardeşinin yanında olmuştur.
Kürşat İhtilali
Öncelikle bu olayı bütün Türkler'in bilmesi gerekli değil, şarttır.
Kürşat ihtilali TÜRK tarihinde karakteristik ve çok önemli bir olaydır. Türkler’in tarihleri boyunca bağımsızlıklarını kaybettikleri sadece 5000 yıllık tarihlerinde 50 yıllık bir dönemdir. Ve Kürşat İsyanı da, ilk ve son olan bu esaret yıllarına son vermiştir.
Prens Kürşat, Göktürk Hanedanı’ndan 10. Büyük Türk İmparatoru Çuluk Kağan’ın küçük oğludur. 630 lu yıllarda kararsız bir adam olan yeni Türk Hakanı Kara Kağan’ın basiretsiz idaresi, üst üste gelen soğuk ve kıtlık yılları Türk illerinde büyük tahribat yaptı. Bu durumdan yararlanan Çin Ordusu, Türk Ordusu’nu bozdu. Kara Kağan ile 100000 Türk, Çinliler’e esir düştü. Yönetim kadrosu esir alınan Türkler bağımsızlıklarını kaybettiler.
Türkler kendilerine Çin tarafından atanan Sirba Kağan’ı tanımadılar. Gizli gizli 40 kişilik bir ihtilal komitesi kurdular. 40 Türk asilzadesi Prens Kürşad’ı başkan seçtiler.
Türk ihtilal komitesinin planı şöyleydi.Çin imparatoru Li Şihmin esir edilecek, Türk illerine kaçırılacak, sonra Çin sarayında esir tutulan 100000 Türk’e karşılık değiştirilecek. İhtilal başarıya ulaşır ulaşmaz da süratle Türkler ayaklanacaklar ve savaşarak bağımsızlıklarını ve topraklarını geri alacaklardı.
Kürşad ve 39 arkadaşı ;kılık değiştirerek gezen Çin İmparatoru’nu kaçırmak için Çin’e girdiler. Ancak o gece fırtına çıktı ve İmparator saraydan ayrılmadı. Kürşad gecikilirse ihtilalin duyulup Türkler’in kılıçtan geçirilmesinden korktu. Akıl almaz bir cesaretle, imparatorluk sarayını basıp imparatoru silah kuvvetiyle ele geçirmeye karar verdi. Arkadaşlarının Çinliler’le kıyas edilmez derecede iyi silah kullanmalarına güveniyordu.
Gerçekten o gece 40 Türk asilzadesi sarayı bastı. Pek kanlı bir çarpışma oldu. Yüzlerce Çinli muhafız, 40 Türk’ün keskin nişancılığına ve vuruş maharetine dayanamadı. Türk okları ve kılıçları altında can verdi. Çinli askerlerin yerden biter gibi çoğalmalarını gören Kürşat, sarayı terketmek emrini verdi. İmparatorun ahırına hücum eden 40 Türk, seyisleri öldürüp atlara atladılar ve Çin başkentinden çıkmayı başardılar. Ancak bütün bir Çin Ordusu 40 Türk’ün peşine takıldılar. Vey ırmağı kıyısına gelen 40 kahraman bir kaç yüz Çin askerini okladıktan sonra, gözyaşartıcı bir kahramanlık sahnesi içinde öldüler. Kürşad ve 39 arkadaşı, Vey ırmağı kıyılarının sarı toprakları üzerinde kaldılar.
İhtilal başarılamadı diye Çin boyunduruğundaki Türkler sinmediler. Bütün Türk illerinde bir İstiklal rüzgarı esti. Hiç bir milletin tarihinde böyle bir kahramanlık olayı yoktur. 40 Türk’ün saldırısı düşmanları iliklerine kadar ürpertti. Türkler’de ise önüne geçilemez bir derecede kabarmış olan bir bağımsızlık arzusunu kamçıladı. Kürşad ve 39 arkadaşının bu kahramanlığı tüm Türk illerine dalga dalga yayıldı ve TÜRK esaretine son verdi.
En son olarak da oyunla ilgili kendi düşüncelerimi söyleyeyim ve yazılacak diğer makalelerimin konusu açıklayayım:
Savaşlar ne kadar bilinçli başlatılıyor bilmiyorum ancak bence ham madde olan topraklara yapılmalı. Mesela şu an Türkiye'nin hiçbir toprağında Odun, Taş,Elmas ve Petrol ham maddesi yok. Eğer bu fabrikalardan kurmak istersen yurt dışına çıkacaksın orada kurduğun fabrika sonuçta o ülkeye gelir sağlıyor eğer biz bütün ham maddeleri ülkemizde toplayabilirsek fabrikalar bizim ülkemizde kurulabilir bu da diğer ülkelerin zararı anlamına gelir.
Ayrıca bir de savaş taktiği olarak "Blitzkrieg"'i öneririm. Bizzat Hitler'in ve Atatürk'ün de kullanmış olduğu bir taktiktir.
"Türk Kurtuluş Savaşı'nda Türk Ordusu Başkomutanı olan Mustafa Kemal Paşa, İngiliz kuvvetlerinin Suriye'deki Osmanlı kuvvetlerine uygulamış olduğu bu stratejiyi dikkatli bir şekilde etüt ederek, Kurtuluş Savaşı'nın en önemli kısmını oluşturan Büyük Taarruz'da uygulamıştır. Büyük Taarruz'un ilk safhasında Türk Süvari Kolordusu Yunan Ordusu'nun gerisine sızarak cephenin ikmal hatlarını kesti. Aynı anda piyadeler taarruza geçti. 2 gün sonra Türk birliklerinin, Yunan savunma mevzilerini tamamen ele geçirmesinden sonra savaş kaçma-kovalamaya döndü. Türk süvarileri müthiş hızlarıyla Yunan birliklerinden daha hızlı olarak İzmir'e ilerlemeye başladı. Türk birlikleri 14 gün içinde 150.000 kilometrekare alanı geri aldı." (Alıntıdır.)
Hitler'in uygulayışı: "Almanya'nın 1 Eylül 1939 günü başlattığı Polonya Seferi, Yıldırım Savaşının denendiği ilk gerçek çatışmalar olmuştur. Panzer tümenleri, farklı kollardan Polonya topraklarına saldırmışlardır. Seçilen taarruz hatları, sınırın hemen gerisinde konuşlanmış Polonya ordularının teyet bölgeleridir. Hava unsurlarının yoğun desteği altında derinlemesine yarmalar gerçekleştiren panzer tümenleri, Vistül nehrinin batısında Polonya birliklerinin büyük bir bölümünü kuşatmış, ikmal ve takviye olanaklarını kesmiştir."
Bir de şu soruyu kamu oyuna sormak isterim sizce En İyi Osmanlı Padişahı Kimdir? [(Yorumlara nedeni ile yazarsanız sevinirim bence en iyisi II. Abdülhamid'dir nedenini diğer makalelerimde açıklayacağım. (En "İyi" kastım da şudur ki sizce en başarılısı hangi konuda başarılı olduğunu siz seçersiniz siz hangi padişahı daha çok takdir ediyorsunuz.)]
Previous article:
Savaş Politikası (9 years ago)
Next article:
Gerçekçi Seçimler (9 years ago)