Login:
Password:

Forgot password? Register

Article


11
Yüksek Makamın Alçak Vekiline (Political)
Posted 10 years ago by
Balamir Han    
Report



Osman Yüksel Serdengeçti (d. 15 Mayıs 1917, Akseki, Antalya - ö. 10 Kasım 1983, Ankara), Türk siyasetçi, gazeteci ve şair




Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde ikinci sınıf öğrencisi iken Mayıs 1944'te meydana gelen olaylara karıştığı için öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kaldı. Nihal Atsız ve Alparslan Türkeş'le birlikte bir süre tutuklu kaldı. (Suçlama: Türkçülük hareketine öncülük etmek, talebeleri hocaların aleyhine kışkırtmak, devlet büyüklerine hakaret etmek vs.) Tekrar öğrenimine devam etmek istediyse de kabul edilmedi. Bunun üzerine dönemin milli eğitim bakanı Hasan Ali Yücel'e hitaben "Yüksek vekaletin alçak vekiline" sözleriyle başlayan bir dilekçe yazdı. Dilekçeyi bakana verme cesaretini kimse bulamadı. Kendisi bizzat verdi ama yeniden hapishaneye gönderildi. Hapisten çıkınca, unvanını aldığı ünlü Serdengeçti dergisini çıkarmaya başladı. İşte dilekçesi,

"Yüksek Vekaletin Alçak Vekiline / ANKARA

Üç Mayıs 1944 hadiselerine öncülük yapmak, gençliği kışkırtıp tahrik etmek suçuyla Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinin Felsefe Şubesinin son sınıfının son noktasında bir telefon emrinizle okuldan atılan ben Osman Yüksel, İstanbul'a sürülüp örfi idare komutanlığının emrine teslim edildikten, tabutlara tıkılıp zincirlere vurulduktan sonra suçsuz olduğum anlaşılmıştır. Kader beni yine sizin karşınıza dikmiştir.

Hakkımı istiyorum efendi, hakkımı.

Sizden bahşiş istemiyorum.

İmtihan hakkımı ya verirsiniz, ya zorla alırım.

Beni tuttuğum yoldan Yücel değil, ecel gelse döndüremez."




3 Mayıs 1944 yılında tutuklanıp Vali Nevzat Tandoğan'ın huzuruna çıkarılan Osman Yüksel Serdengeçti’ye karşı sarfettiği sözleriyle ortaya koydu. Vali, tutukluyu süzdükten sonra;

Ulan öküz Anadolulu! Sizin milliyetçilikle, komünizm ile ne işiniz var? Milliyetçilik lâzımsa bunu biz yaparız. Komünizm gerekirse onu da biz getiririz. Sizin iki vazifeniz var: Birincisi, çiftçilik yapıp mahsul yetiştirmek. İkincisi, askere çağırdığımızda askere gelmek.

dedi


1950 yılında zamanın Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki Hacca gitmek istedi.Ancak o yıl seçim yılı olduğu için İsmet İnönü Hacca gitme işini bir yıl ertelemesini istedi.Ve başkanlık makamına bir araba verildi. Bunun üzerine Hocanın hemşehrisi olan Osman Yüksel Serdengeçti şunları yazdı:
Allahın emri mi mühim, İnönü nün ki mi? Allah gel diyor İnönü gitme diyor.Siz hangisine uyacaksınız?Hem Azrail le anlaşmanız mı var ki seneye gideceğinizi söylüyorsunuz? Hoca efendi sırat köprüsünü sana verilen bu makam arabasıyla mı geçeceksin?Bırak bunlara uymayı!

Gerçekten Ahmet Hamdi Akseki 1951 yılına ertelediği haccını yapamadı, çünkü ömrü vefa etmedi…



1952 senesinde Türkiye’ye patrik olarak gelen ATENEGORAS, zamanın Cumhurbaşkanı Celal Bayar’dan, Ayasofya’nın kiliseye çevrilmek üzere kendilerine verilmesini istemiş. Bu haberi duyunca çılgına dönen Osman Yüksel sert bir makale yazarak, AYASOFYA’NIN KİLİSE YAPILMASINA KARŞI ÇIKMIŞTI.
Yazmış olduğu"Ayasofya " isimli şiiri yüzünden tutuklanarak Ankara Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan Osman Yüksel Serdengeçti' nin kendini müdafaa ederken:

"Müddei umumi(savcı) tepeden verilen emirlere göre hareket ediyor. Ayasofya`nın tekrar cami haline yetirilmesinde benim ne gibi hususi maksadım ve menfaatim olabilir? Ayasofya'yı kiraya mı vereceğim, yoksa imamı mı olacağım? Beni bu yazıdan dolayı Türk savcıları değil, Yunan savcıları itham etsin. Böyle bir yazıyı yazdığımdan dolayı kendimi müdafaa etmekten utanıyorum ."




1965-1969 Osman Yüksel milletvekili olduğu dönemlerde bir mesele ile alakalı meclis kürsüsünde konuşurken milletvekilleri sıra kapaklarına vurarak protesto ederler ve konuşmasını engellemeye çalışırlar. Bunun üzerine Osman Yüksel, "Bu meclisin yarısı eşektir."deyip kürsüden iner. Bunun üzerine vekiller "Meclisin şahs-ı manevisine hakaret söz konusudur. Sözünü geri alsın." diye itirazda bulunurlar. Bunun üzerine Serdengeçti yeniden kürsüye gelip şöyle der, "Tamam, sözümü geri alıyorum. Bu meclisin yarısı eşek değildir."



Osman Yüksel Serdengeçti milletvekili olduğu dönemde radyoda yaptığı konuşma esnasında "Allah'ın, vatanın ve milletin yolundayız." dediği için tutuklanır. Hakim sorar, "Hakkında böyle bir suçlama var. Ne diyorsun?" Serdengeçti'nin cevabı müthiştir,

Vallahi hakim bey, günlük konuşmalarımızda Allah kelimesini kullanmak o kadar normal bir şeydir ki. "Allah yolunu açık etsin" deriz, "Allah'a ısmarladık" deriz, "Allah'a emanet ol" deriz. Allah kelimesini kullanmak bu kadar normal bir şey iken, benim Allah demem suç sayılıyorsa, benim buna karşı söyleyeceğim söz sadece şudur: Allah Allah!




Tuhafıma gitti. Gazetelerimizin çoğunun isminin sonu "et"li. Cumhuriyet, Hürriyet, Milliyet, Medeniyet, Hizmet, Hakimiyet, Memleket vs. Bu et düşkünlüğü de nereden çıkıyor? Acaba gazetecilerin her yere, her şeye burnunu soktuklarından, etliye sütlüye karıştıklarından mı?




Necip Fazıl, Osman Yüksel ve Nazım Hikmet aynı koğuştadır. Necip Fazıl dertlidir; bir oraya, bir buraya volta atar; sigara üstüne sigara yakar. Serdengeçti gayet neşelidir. Nazım ise her rast geldiğine komünizmi anlatır, durur. Bir gün yine Nazım karşısındakine komünizmi anlatırken Serdengeçti yanına yaklaşıp der ki, "Üstat, bu komünizm nedir?" Nazım kendinden gayet emin bir şekilde "Elini sol cebime at." der. Serdengeçti hemen atar. Nazım der ki "Ne buldun?" "İki tane yirmi beş kuruş." der serdengeçti. Nazım "Birini al." der. Serdengeçti alır. Nazım gururla "İşte komünizm bu." cevabını verir.

Bir gün Nazım'a elli lira gelir; Serdengeçti sormadan hemen elini Nazım'ın cebine atar ve yarısını almak ister. Nazım hemen müdahale eder, "Hop, hop. Ne oluyor?" der. Serdengeçti, "Üstat, yarısı benim değil miydi?" deyince Nazım, "O kadar da uzun boylu değil." karşılığını verince Serdengeçti taşı gediğine koyar, "İşte, komünizm dedikleri yirmi beş kuruşluk bir şeymiş."



Mekanı Cennet olsun...


Previous article:
Epiktetos (10 years ago)

Next article:
Bu da geçer… (10 years ago)

E-Sim
Free strategy browser game.
This server is closed

 160+ Countries
 ~40k active users
 15 seconds to register

About the game:


USA as a world power? In E-Sim it is possible!

In E-Sim we have a huge, living world, which is a mirror copy of the Earth. Well, maybe not completely mirrored, because the balance of power in this virtual world looks a bit different than in real life. In E-Sim, USA does not have to be a world superpower, It can be efficiently managed as a much smaller country that has entrepreneurial citizens that support it's foundation. Everything depends on the players themselves and how they decide to shape the political map of the game.

Work for the good of your country and see it rise to an empire.

Activities in this game are divided into several modules. First is the economy as a citizen in a country of your choice you must work to earn money, which you will get to spend for example, on food or purchase of weapons which are critical for your progress as a fighter. You will work in either private companies which are owned by players or government companies which are owned by the state. After progressing in the game you will finally get the opportunity to set up your own business and hire other players. If it prospers, we can even change it into a joint-stock company and enter the stock market and get even more money in this way.


In E-Sim, international wars are nothing out of the ordinary.

"E-Sim is one of the most unique browser games out there"

Become an influential politician.

The second module is a politics. Just like in real life politics in E-Sim are an extremely powerful tool that can be used for your own purposes. From time to time there are elections in the game in which you will not only vote, but also have the ability to run for the head of the party you're in. You can also apply for congress, where once elected you will be given the right to vote on laws proposed by your fellow congress members or your president and propose laws yourself. Voting on laws is important for your country as it can shape the lives of those around you. You can also try to become the head of a given party, and even take part in presidential elections and decide on the shape of the foreign policy of a given state (for example, who to declare war on). Career in politics is obviously not easy and in order to succeed in it, you have to have a good plan and compete for the votes of voters.


You can go bankrupt or become a rich man while playing the stock market.

The international war.

The last and probably the most important module is military. In E-Sim, countries are constantly fighting each other for control over territories which in return grant them access to more valuable raw materials. For this purpose, they form alliances, they fight international wars, but they also have to deal with, for example, uprisings in conquered countries or civil wars, which may explode on their territory. You can also take part in these clashes, although you are also given the opportunity to lead a life as a pacifist who focuses on other activities in the game (for example, running a successful newspaper or selling products).


At the auction you can sell or buy your dream inventory.

E-Sim is a unique browser game. It's creators ensured realistic representation of the mechanisms present in the real world and gave all power to the players who shape the image of the virtual Earth according to their own. So come and join them and help your country achieve its full potential.


Invest, produce and sell - be an entrepreneur in E-Sim.


Take part in numerous events for the E-Sim community.


forum | Terms of Service | Privacy policy | Support | Wikia | Alpha | Luxia | Primera | Secura | Suna | Epica | Versa | Chimera | esim political game
Play on